Neden dansçılar becerilerini geliştirme isteklerini yitirir?

Çeviridir.

Tango dans etmek, onu öğrenmekle başlar

Tango özgür ifade dansı değildir, karmaşık bir dili ve gelişmiş bir tekniği vardır. Zamanla mükemmelleştirilmesi gereken bir beceridir. Hepimiz “on yıl boyunca sadece yürümek gerekir” hikayelerini, henüz yürümeyi öğrenmeden önce duymuşuzdur. Yine de gördüğüm şu ki, yalnızca azınlık bir kesim, belli bir noktaya ulaştıktan sonra becerilerini geliştirmeye devam ediyor. Bir dansçı ve eğitmen olarak tabii ki bunun nedenini kendime soruyorum.

Genellikle bu nokta, tangodaki üçüncü yıl civarına denk gelir. Kişinin o süreçte ne kadar gelişmiş olduğuna bağlı olarak durduğu yer başlangıç ile istikrarlı bir orta seviye arasında bir yerdedir. Daha azimli olanlar daha ileri bir seviyeye ulaşır ve bir ya da iki yıl sonra dururlar. Çok azı gerçekten de ileri bir seviyeye ulaşmak için kendi yetenekleri üzerinde çalışmaya devam eder.

arce class
Arce Class at Sultans of Istanbul Festival

Hepiniz “Neden gelişmeli?” diye sorabilirsiniz

Hiç gelişmeyerek de, seviyeniz ne olursa olsun, tangodan keyif alabilirsiniz. Hatta bazen tangodan keyif almak “gelişim” kafasında olmadığınız zaman daha kolaydır. Kendiniz hakkında daha az eleştirel olursunuz, ve diğerleriyle kendinizi kıyaslamak konusunda daha az uyanık, daha az takık, ve daha az odaklı… Pek çok dansçı, dans etmeyi istedikleri bütün partnerlerle dans etmeyi başardıkları noktada becerileri üzerine çalışmayı durdurur. Amaç olarak görünen şeyi başarmışlardır.

Eğitmenler için, insanların öğrenmeyi bırakmaları anlaşılır şekilde yıldırıcıdır; çünkü derslere ve workshoplara gelmeyi bırakırlar. Bunun başka bir etkisi, ileri seviye sınıfların, ileri seviye olmayan ama olmak isteyen kişilerle dolmasıdır. Az sayıdaki ileri seviye dansçı için de diğerlerinin becerilerini geliştirmeyi bırakmaları yıldırıcıdır, çünkü kendi seviyelerinde, danstan keyif alabilecekleri kişi sayısı gittikçe azalır. Tango dansçılarının çoğunda olan bu beceri duraklamasının “sayılı mutlu insan”, profesyoneller ve ileri seviyeye ulaşmış dansçılar için problem olduğunu görebiliyoruz. Öyleyse bu, genel olarak tangonun bir problemi mi acaba?

Burada bahsedeceğim sebep olmasa, bu konu çok da problem olmazdı. Tangodaki en büyük sorun, dans etmeyi gerçekten istediğiniz, genellikle sizden iyi dans eden, kişilerle dans edememenizdir. İstediğiniz partnerlerle dans edebilmek için becerilerinizi geliştirmeye çalışmak sağlıklı ve güçlü bir motivasyondur. Ancak, öğrenme eylemini bir sonuca ulaşmak amacıyla gerçekleştiriyor, zor bir iş, sıkıcı bir rutin ve yorucu bir egzersiz olarak görüyorsanız, doğal olarak buna eğiliminiz olmaz. Ve sonuç olarak, tuzak buradadır: o dansçıyla dans edebilmek için becerilerinizi geliştirmeniz gerekir, ama gerekeni yapmayı istemezsiniz.

Sürekli olarak gelişen insanlarda gördüğüm şey, gelişimin kendisinin bu insanlar için amaç olmasıdır. Öğrenmeye devam eden kişiler, öğrenmeyi seven insanlardır. Filozof Alan Watts şöyle der:

“Beceriniz olmadan hayattan keyif alamazsınız; ama öğrenmek, ancak eğitmeniniz sizi o konuya ilişkin heyecanlandırabiliyorsa keyifsiz bir iş olmaktan çıkar. Herhangi bir şeyi beceriyle yapmayı öğrenmenin muazzam keyfi vardır.”

Gelişmek istediğinizi söylüyor, ancak bunu gerçekleştirmek için sürekli bir efor sarfetmiyorsanız, öğrenmenin verdiği keyfi yitirmişsiniz demektir.

Bu keyfi bulmaya dair sorumluluğun bir kısmı eğitmenin üzerindedir. Watts’ın da belirttiği gibi, eğitmenlerin sizi tango ile ilgili heyecanlandırması gerekir, ki bu da öncelikle, kendilerinin heyecan duyuyor olmalarından geçer. Ve bir eğitmenin, tangoya ne kadar aşık olursa olsun, size nasıl yapılacağını göstermek ve bu aşkı aşılamak için öğretme kabiliyetine ihtiyacı vardır. Bir eğitmenin insanları ders almaya yöneltmek için yapabileceği bir şey, öncelikle, bir dansçı olarak onları heyecanlandırmaktır. Bunun için eğitmenlerin kendilerinin başarılı birer dansçı olmaları, ve bunun yanında iyi bir eğitmenlik itibarı edinmeleri gerekir. İyi pazarlama becerileri de oldukça faydalı olur.

Sorumluluğun diğer kısmı, öğrenci olan sizdedir. Eğitmeniniz sizin öğrenmekten keyif almanızı sağlayamaz, ve sizi dans ettiremez de. Eğitmen yalnızca doğru koşulları oluşturarak buna olanak yaratır; keyif alma, eğlenme kısmını da, dansı da siz yapacaksınızdır. ‘Size keyif vermesi’ sorumluluğunu tamamiyle eğitmenin üzerine yıkmanız demek, eğitim yerine eğlence arıyorsunuz demektir. Tangodan halihazırda keyif alıyor ve gelişmek istemiyorsanız, bunda yanlış hiçbir şey yoktur. Sadece kabul etmeniz gerekir ki, gelişmeyi isteyenler büyük olasılıkla sizinle dans etmeyeceklerdir.

Daha iyi dansçılarla dans etmek isteyen, ancak aradaki beceri farkını kapatmaya çalışmayan pek çok dansçı görüyorum. Gelişim göstermiyorlar çünkü öğrenmek onlar için artık keyifsiz, ve öğrenmenin verdiği keyfi yitirmişler çünkü kendileriyle dans etmenin arzu edileceği o yüksek beceri seviyesine ulaşabileceklerine dair inançlarını yitirmişler. Başarılı birer öğrenen olarak özgüvenlerini yitirmişler. Başka bir dansçı için ilgi çekici olabileceğine inanmazsan, bu senin doğrun olur ve sonuç olarak da gerçek olur. Bunu kabul edip yoluna devam edebilirsin. Ne yazık ki, pek çok insan bunu kabullenemez ve diğer insanların bir şekilde asosyal olduklarını, kabullenici olmadıklarını ya da yalnızca onları kabullenmediklerini düşünmeyi tercih eder. Çünkü bu, sizin yapmayı istemediğiniz bir şeye diğer insanların sizi zorluyor olmaları gibi hissettirmektedir. Ancak tabii ki üzerinizde bir baskı yoktur; onlar sadece yapmak istedikleri şeyi, bir diğer deyişle sizin yapmayı sevmediğiniz o şeyi yapıyorlardır: Öğrenmek.

Gördüğünüz gibi, çok iyi bir dansçıyla dans etmeyi istemek son derecede doğal bir arzudur. Ne yazık ki, tango becerinize kişisel yatırımınız, o iyi dansçının kendine yatırımının yanına yaklaşmadığı noktada, o kişinin sizinle dans etmesini beklemek küstahçadır. Eğer bu dansçının, dans becerileriniz haricinde başka özellikleriniz olduğu için sizinle dans etmesi gerektiğini düşünüyorsanız da iki yüzlülüktür. Siz bu dansçıyı öncelikle becerisi sebebiyle istiyorsunuz çünkü. O yine de sizinle birtakım nedenlerden dolayı dans ediyor olabilir, ama dans etmezse bunun nedeni de beceri düzeylerindeki uyuşmazlıktır. Ve eğer tangodaki ilk gününüz değilse her zaman etrafınızda sizden daha az beceriye sahip insanlar olacaktır. Eğer seviyesi ne olursa olsun herkesle dans ediyorsanız, ya bir başlangıçsınız ya da bir istisnasınız demektir.

Düzenli olarak dans etmeye gitmek dansçının becerilerini geliştirir diyebilirsiniz, ve belli bir açıdan bu doğrudur. Ancak, sadece dans etmeye giderek gelişip gelişmeyeceğiniz, ne yaptığınız ve dans ederkenki farkındalığınıza bağlı olarak, yüksek düzeyde değişkendir. Eğer otomatik modda dans ediyor, var olan hareket kalıplarını uyguluyorsanız bu yalnızca aynı şeyde daha iyi olmanızı sağlar. Eğer var olan hareket kalıpları doğruysa, bu iyiye işarettir. Eğer doğru değillerse ve siz de bilinçli bir şekilde hareketlerinizi gözlemleyip kontrol etmeye çalışıyorsanız, bu durumda evet, gelişme ihtimaliniz vardır (gerekli olan harekete dair zihninizdeki görselin doğru olduğu varsayılarak), ancak olmayadabilir. Diyelim ki, daha yüksek bir boleo istiyorsunuz. Eğer yüksek bir boleoya dair zihninizdeki görsel yeterince doğru değilse yanlış refleksleri harekete geçirebilir ve yanlış bir hareket şekli öğrenebilirsiniz, ve bu da yüksek bir boleo istenmediği zamanlarda kendinizi zorlamanıza neden olabilir.

Gelişmek için hareketin doğru ve oldukça detaylı bir zihinsel ve kinestetik görseline sahip olmanız, ve sonrasında pek çok bilinçli çalışma yapmanız gerekir. Dersler ve eğitmenler sizlere bu görselleri sunabilmek için oradadırlar, sizin hareketleri detaylı şekilde anlayabilmeniz ve doğru hisselliği bedeninizin farketmesi ve keşfetmesi gereklidir, ve böylece yeni hareket alışkanlıkları zaman içinde bedeninize yerleşebilir. Bir şeyi sadece anlamak gelişime sebep olmaz, hala pratik etmeniz ve ne yaptığınızın bilincinde olmanız gereklidir.

Bu, zaman ve kararlılık gerektirir, ve eğer keyif almıyorsanız yapmazsınız. Öğrenmeye dair heyecanınızı geri getirmenin en kolay yolu nedir? Bir bakıma bu depresyondan çıkmak gibidir: Önemli şeylerde hayatın keyfine varmak için önce küçük şeylerde eğlence bulmaya bakarsın. Öğrenmekten keyif almak için öncelikle bunun sonuç getirdiğini hissetmelisindir. Bir küçük problemi ele al ve geliştir. Bir derste, partnerinle, çalışmak isteyen bir arkadaşınla, seni o konuda heyecanlandıran bir eğitmen ile bir özel derste, ya da sadece kendi kendine. Kendine belirli bir hedef koy ve buna uygun egzersizler bul. Dans etmeye gittiğinde değişiklikleri gözlemle. Eğer değişimi hissediyorsan kendini tebrik et. Sonucu fark ettiğinde, öğrenmeye dair tutumunun da değiştiğini göreceksin, ve daha önemlisi, bir öğrenen olarak kendine yönelik tutumun değişecek.

Bunun küçük adımlar atmaktan ibaret olduğunu unuttuğumuz zaman çok kolay cesaretimiz kırılıyor. Diğerlerinin ulaştığı noktayı görüyor ve oraya ulaşmak için daha ne kadar ilerlememiz gerektiğine dair düşünüyoruz. Ve oraya asla ulaşamayacağımızı düşünmeye başlıyoruz. Öğrenme süreci doğru bir eğitmen, motive bir pratik partneri bulmakla, ilham verici makaleler okumakla, ilham verici dansçıları seyretmekle daha eğlenceli hale gelebilir. Ama bu, tekrar ve tekrar meyve verdiğini farkettiğinizde gerçekten eğlenceli bir hale geliyor. Bunu bildiğinizde, evet, siz de yapabilirsiniz.

Original Text: Why Dancers Lose Interest in Improving Their Skill? by Veronica Toumanova

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s